Boşun eş anlamı nedir ?

Umut

New member
Boşun Eş Anlamı: Dolu Bir Hikâyenin İçindeki Boşluk

Selam dostlar,

Bugün size biraz içimi dökmek istiyorum. Kelimelerin arasında kaybolduğum, ama bir o kadar da kendimi bulduğum bir hikâyeyi paylaşacağım. Hani bazen bir kelimeye takılırsınız ya… İşte ben de bir süredir “boş” kelimesine takılmış durumdayım. Boş zaman, boş insan, boş umut, boş laf... Ama hiç düşündünüz mü, “boş”un eş anlamı ne? Belki “anlamsız”, belki “değersiz”, belki “eksik”. Ama bence, her birimizin hayatında “boş” aslında bir doluluğun gizli bekçisidir.

Bu hikâye, biri stratejik düşünen, hayatı planlı yaşayan bir adam; diğeri kalbiyle düşünen, insanları anlamaya çalışan bir kadın hakkında. Onların yolları bir kelimenin anlamında kesişti. Ve belki de hepimizin içinde bir yerlerde yankılanan “boşluk”la yüzleştiler.

---

Bir Akşamüstü: Boş Masanın Başında

Ali, hayatı planlarla yaşayan bir adamdı. Her şeyi düzenliydi: sabah kahvesi saat sekizde, toplantılar on ikide, hedefler Excel tablosunda sıralıydı. Mantıklı, kararlı ve çözüm odaklıydı. Hatalara yer yoktu onun sisteminde.

Bir akşamüstü, bir kafede otururken gözleri, pencere kenarındaki masada oturan Elif’e takıldı. Elif, ellerinde bir defter, kalemle bir şeyler karalıyor, arada bir dışarıdaki insanlara dalıyordu. Yüzünde yorgun ama yumuşak bir ifade vardı. Ali, kadının masasında duran çay bardağını fark etti — soğumuştu. “Boş bir bardak,” diye düşündü, “ama belki biraz daha sıcaklıkla dolabilirdi.”

Elif’in o sırada defterine yazdığı cümle şuydu:

> “Boşluk, bazen doluluğun yankısıdır.”

Tesadüf bu ya, Ali yan masaya oturdu. Bir süre sonra dayanamadı, gülümseyerek sordu:

— Affedersiniz, ne yazıyorsunuz öyle derin derin?

Elif başını kaldırdı, gülümsedi:

— Boş kelimesinin eş anlamını arıyorum.

Ali kaşlarını kaldırdı, şaşırdı.

— Boş mu? Onun eş anlamı... şey... anlamsız falan olmalı.

Elif başını iki yana salladı.

— Hayır, bence “boş”un eş anlamı “hazır” olmalı. Çünkü bir şeyin boş olması, içine bir şey konulabileceği anlamına gelir.

Ali, o an sessizleşti. Onun dünyasında “boşluk” kayıptı, eksikti, düzeltilmesi gereken bir şeydi. Ama Elif’in bakışında “boş” bir başlangıçtı.

---

Zihinle Kalbin Çatışması

Ali, o akşam Elif’in sözleriyle eve döndü. Düşündü durdu. Onun için boş zaman, üretimsiz geçen vakitti. Boş insan, hedefi olmayan biriydi. Boş umut, başarısız bir plan demekti. Ama Elif’in “boş = hazır” yorumu, onun formüllerini altüst etmişti.

Ertesi gün tekrar kafeye gitti. Elif oradaydı. Bu sefer, yanına oturdu.

— Dün söyledikleriniz aklımdan çıkmadı. Boşun eş anlamı “hazır” dediniz ya… İlginçti.

Elif gözlerini masaya dikti, hafif bir tebessümle yanıtladı:

— Çünkü bazen hayatın dolması için önce boşalması gerekir. Düşünsene, dolu bir bardak suya ne ekleyebilirsin? Ama boş bir bardak… her şeyi alabilir.

Ali sustu. Kadının sözleri, kendi içindeki sessiz boşlukları yankılamıştı. Hayatında düzen, plan, hedef vardı ama belki de “ruh boşluğu” dediği şey, aslında dolmak için bekliyordu.

---

Kadınların Duygusal Bağı, Erkeklerin Çözüm Arayışı

O günlerden sonra Ali ile Elif’in sohbetleri derinleşti. Her buluşmalarında bir kelimeyi tartışıyorlardı. “Değer”, “sabır”, “umut”, “boşluk”…

Ali her şeyi anlamlandırmak, tanımlamak ve çözüm bulmak istiyordu.

Elif ise her kelimeyi hissetmek, duygusunu çözmek, bağ kurmak istiyordu.

Bir gün Ali, ona dedi ki:

— Sen her şeyi duygularla ölçüyorsun, ben mantıkla. Sence hangimiz doğru?

Elif gülümsedi, pencereden dışarı bakarak cevapladı:

— Belki de boşun eş anlamı “denge”dir. Çünkü doluluk ve boşluk bir arada var olabilir. Kadınlar duygularla doldurur, erkekler düşüncelerle düzenler. İkisi bir araya gelince anlam oluşur.

O an Ali’nin içinde bir şey yerine oturdu. Boşluk artık eksiklik değil, alan yaratma haliydi. O “boşluk” sayesinde iki farklı dünyanın birbiriyle buluştuğunu fark etti.

---

Boşluğun Dönüştüğü An: Yağmurun Altında

Bir gün Elif kafeye gelmedi. Günler geçti, Ali onu göremedi. Merak etti, sonra öğrendi ki Elif başka bir şehre taşınmıştı. O günlerde yağmurlar hiç dinmiyordu. Ali, o aynı masada oturup dışarıyı seyrederken bir anda Elif’in defterini hatırladı. Birkaç hafta önce ona bırakmıştı, üzerinde yazıyordu:

> “Boş olan dolmaya, dolu olan taşmaya meyillidir.”

Ali o defteri açtı, sayfaların arasında bir not buldu:

> “Eğer bir gün kendini boş hissedersen, bil ki hayat sana yer açıyordur.”

Yağmur camlara vururken Ali gülümsedi. Artık “boş” onun için eksiklik değil, yenilikti. Boş zaman, nefes almak için bir fırsattı. Boş kalp, sevmeye hazır bir kalpti. Boş cümle, söylenecek yeni bir sözün başlangıcıydı.

---

Forumdaşlara Soru: Sizin İçinizdeki Boşluk Ne Diyor?

Dostlar, hikâyeyi burada bitirirken size dönmek istiyorum.

Sizce “boş”un eş anlamı ne? “Anlamsız” mı, “eksik” mi, yoksa “hazır” mı?

Hiç hayatınızda “boşluk” sandığınız bir şeyin aslında sizi hazırladığını fark ettiniz mi?

Belki kaybettiğiniz bir dostluk, biten bir ilişki, ertelenen bir hayal… O boşluklar belki de yeni bir anlamın tohumlarıydı.

Belki de Elif’in dediği gibi, “boşluk doluluğun yankısıdır.”

Yorumlarınızı merak ediyorum.

Sizin için “boş” ne anlama geliyor?

Hangi anlar, size dolu görünen hayatın aslında ne kadar boş; boş sandığınız anların ise ne kadar dolu olduğunu gösterdi?

Çünkü bazen, bir kelimenin eş anlamını bulmak, kendimizin anlamını bulmaktır.