Sosyal hizmette etik nedir ?

Sarp

New member
Sosyal Hizmette Etik: Küresel ve Yerel Perspektifler Arasında Bir Yolculuk

Kimi zaman dünyanın karmaşasında, neyin “doğru” neyin “iyi” olduğunu sorgulamak bile başlı başına bir etik deneyimdir. Sosyal hizmet mesleği, tam da bu ikilemlerin kalbinde yer alır. İnsan onuruna, adalete, eşitliğe ve toplumsal refaha odaklanan bu alan, her toplumun vicdanıyla, her kültürün değerleriyle yeniden biçimlenir. Gelin, sosyal hizmette etiği birlikte konuşalım: ne kadar evrensel, ne kadar yerel; ne kadar bireysel, ne kadar toplumsal?

---

Evrensel Bir Çerçeve: İnsan Onuru, Adalet ve Özerklik

Sosyal hizmetin evrensel etik ilkeleri, genellikle üç ana değere dayanır: insan onuru, sosyal adalet ve bireysel özerklik. Uluslararası Sosyal Hizmet Uzmanları Federasyonu (IFSW), bu değerleri tüm dünyadaki sosyal hizmet uzmanları için ortak bir temel olarak kabul eder.

Bu çerçevede, sosyal hizmet uzmanı; kişinin yaşam koşulları ne olursa olsun, onun haklarını, seçimlerini ve kimliğini saygıyla kabul eder. Ancak bu evrensellik, kültürel bağlamlardan soyutlanamaz. Örneğin bireysel özerklik, Batı toplumlarında kutsal bir değerken, kolektivist kültürlerde topluluk onuru veya aile uyumu kadar öncelikli olmayabilir.

Bu noktada etik, yalnızca “evrensel ilkeleri uygulamak” değil, aynı zamanda “bu ilkeleri farklı kültürel anlamlarla buluşturmak” haline gelir. Yani sosyal hizmet etiği, bir anlamda çeviri yapmaktır — değerlerin, normların ve deneyimlerin diller arası, kültürler arası çevirisi.

---

Yerel Dinamikler: Kültür, Gelenek ve Toplumsal Bağlam

Yerel etik anlayışlar, sosyal hizmet uygulamalarını derinden etkiler. Türkiye örneğini ele alalım: Topluluk, aile, inanç ve dayanışma kavramları; bireysel kararlardan daha fazla önem taşıyabilir. Bir sosyal hizmet uzmanı, kadına yönelik şiddet vakasında yalnızca bireyin güvenliğini değil, aynı zamanda onun topluluk içindeki konumunu, ailesiyle ilişkilerini ve kültürel bağlarını da hesaba katmak zorundadır.

Bu, Batı’daki “bireysel karar hakkı” anlayışıyla zaman zaman çelişebilir. Ancak etik uygulama, bu gerilimleri yönetebilme becerisinde yatar. Yerel dinamikleri yok saymak, kültürel sömürgeciliğe; sadece yereli gözetmek ise insan haklarının ihmaline yol açabilir. Sosyal hizmette etik, tam da bu iki uç arasındaki hassas dengeyi kurma sanatıdır.

---

Cinsiyet Perspektifleri: Farklı Bakışlar, Tamamlayıcı Yaklaşımlar

Etik konusuna yaklaşımda toplumsal cinsiyetin de önemli bir rolü vardır. Araştırmalar, erkeklerin genellikle bireysel başarı, pratik çözümler ve sonuç odaklı yaklaşımlar üzerinden etik değerlendirme yaptıklarını; kadınların ise ilişkiler, empati ve toplumsal bağlamı ön plana çıkardıklarını göstermektedir.

Sosyal hizmette bu iki yaklaşımın da değeri büyüktür. Örneğin, bir erkek sosyal hizmet uzmanı acil bir kriz durumunda hızla çözüm üretme ve karar alma becerisiyle ön plana çıkarken, bir kadın uzman topluluğun dinamiklerini, duygusal süreçleri ve ilişkisel boyutları daha derinlemesine anlayabilir.

Ancak bu farklar bir “karşıtlık” değil, bir “bütünlük” olarak görülmelidir. Sosyal hizmet etiği, bireysel akıl ile toplumsal duygunun; çözüm odaklı pragmatizm ile ilişki odaklı sezginin kesişiminde yeşerir.

---

Küresel ve Yerel Arasında Bir Diyalog

Sosyal hizmette etik, aslında bir diyaloğa davettir: Küresel değerler ve yerel gerçeklikler arasında; bireysel haklar ve toplumsal sorumluluklar arasında; teorik ilkeler ve pratik zorluklar arasında sürekli bir konuşma hali.

Bu diyalogda bazen sesler çatışır, bazen uyum içinde birleşir. Örneğin göçmenlerle çalışan bir sosyal hizmet uzmanı, evrensel insan haklarını savunurken yerel toplumun korku, önyargı veya güvenlik kaygılarını da anlamak zorundadır.

Etik, bu karşılıklı anlam çabasının ortak zemini olur. Evrensel değerler, yerel kültürlerin içinde yeniden yorumlanır; yerel değerler, küresel etik söylemine yeni renkler katar.

---

Forumdaşlara Çağrı: Siz Nasıl Yaşıyorsunuz Etiği?

Bu noktada sözü biraz size bırakmak isterim.

Bir sosyal hizmet uzmanı, öğrenci ya da gönüllü olarak sizce etik karar vermek ne kadar evrensel, ne kadar yerel bir süreç?

Kültürünüz, inancınız, cinsiyetiniz ya da toplumdaki rolleriniz; etik anlayışınızı nasıl şekillendiriyor?

Bir olayda “doğru olanı” seçerken hangi iç sesinizi dinliyorsunuz?

Belki biri için etik, danışanın kendi kararını özgürce verebilmesi anlamına gelir.

Bir başkası içinse, o kişinin ailesi ve toplumuyla uyum içinde kalabilmesi, yani ilişkisel bir dengeyi koruyabilmesidir.

İşte tam bu noktada, forumun gücü ortaya çıkar: farklı deneyimlerin, kültürlerin ve değerlerin ortak bir zemin bulması.

---

Son Söz: Etik, Paylaşıldıkça Derinleşen Bir Yolculuktur

Sosyal hizmette etik, bitmiş bir kural listesi değildir; yaşayan, değişen, gelişen bir süreçtir.

Her yeni vaka, her farklı kültür, her bireysel hikâye bu sürece yeni bir katman ekler.

Bu nedenle etik, ancak paylaşıldıkça, tartışıldıkça, birlikte düşünüldükçe anlam kazanır.

Kimi zaman bir topluluk merkezinde, kimi zaman bir hastane odasında, kimi zaman bir mülteci kampında karşımıza çıkan etik ikilemler; bize hem insan olmanın hem de birlikte yaşamanın derinliğini hatırlatır.

Belki de sosyal hizmetin en etik yönü, tam da bu insanî farkındalığı canlı tutabilmesidir.

O halde gelin, bu forumda birlikte düşünelim:

Etik, sizin için sadece bir meslek ilkesi mi, yoksa bir yaşam biçimi mi?

Yorumlarda buluşalım, birbirimizin bakış açılarını zenginleştirelim. Çünkü etik, hepimizin ortak hikâyesi.