Çocuk mahkemelerinde hangi davalar görülür ?

Sarp

New member
Çocuk Mahkemelerinde Hangi Davalar Görülür? – Oyuncak Arabadan Adalete Uzanan Bir Hikâye

Selam sevgili forumdaşlar,

Bugün biraz ciddiyetin içine kahkaha serpiştirelim dedim. Konumuz: Çocuk mahkemelerinde hangi davalar görülür?

Ama korkmayın, kimseyi sorguya çekmiyoruz! Bu başlıkta cübbeli hâkimlerden çok, renkli kalemli çocukları konuşacağız. Üstelik bol mizah, biraz empati, bir tutam stratejiyle harmanlayacağız. Çünkü sonuçta adalet de bazen bir çocuğun gözyaşından, bazen de bir babanın “ben sadece iyiliğini istedim” cümlesinden geçiyor.

Hazırsanız başlayalım; zira bu mahkemede suçlu yok, sadece büyümeye çalışan kalpler var.

---

1. Duruşma: Suç Unsuru – “Ben Çikolatayı Çalmadım, Sadece Sakladım!”

Bir düşünün, 10 yaşındaki Elif mutfaktan sessizce çikolata alıyor.

Anne bağırıyor: “Yine mi dolabı karıştırdın?”

Elif, gözlerini açarak savunmasını yapıyor: “Anne, ben onu yemeyecektim, sadece soğuması için dışarı çıkardım.”

İşte o an, evde çocuk mahkemesi kuruluyor.

Hakim: Anne.

Savcı: Baba.

Sanık: Elif.

Tanık: Küçük kardeş (ama zaten tanıklığı şüpheli çünkü o da parmağını çikolataya batırmış).

Bu mizahi tablo aslında gerçek çocuk mahkemelerine çok benzer bir yanı taşır: orada da amaç “ceza vermek” değil, çocuğu anlamak.

Gerçek hayatta çocuk mahkemelerinde;

- Suça sürüklenen çocuklar,

- Mağdur çocuklar,

- Korunmaya muhtaç çocuklar

hakkında davalar görülür.

Ama unutmayalım, bu mahkemeler “küçük suçlular” için değil, büyük hataları büyümeden çözmek için vardır.

---

2. Erkeklerin Stratejik Savunması: “Sayın Hâkim, Ben Oyun Alanını Sadece Planlıyordum!”

Forumun erkek tayfası bilir; bir problem varsa önce analiz, sonra çözüm gelir.

Tıpkı Mahmut’un oğlu Kerem gibi. Kerem okul bahçesinde topu camdan içeri göndermiş, cam kırılmış. Müdür çağırmış:

“Kerem, neden top oynarken dikkat etmedin?”

Kerem gayet sakin: “Ben topu göndermedim, rüzgârın yönünü hesap edemedim.”

Babası Mahmut eve gelir gelmez araştırır:

“Kaç metreden vurdu? Cam ne kadarlık açıyla kırıldı? Bu olayda rüzgârın etkisi yüzde kaç?”

İşte erkeklerin doğasındaki o çözüm ve strateji arayışı, çocuk mahkemelerinde de sık görülür.

Mahkemede bir baba çıkar, hâkime der ki:

“Sayın hâkim, oğlum yanlış yaptı ama sistem de ona fırsat vermedi. Biz bu çocuğu düzeltiriz, yeter ki rehberlik desteği alalım.”

Ne ceza, ne inkâr; sadece çözüm üretme içgüdüsü.

Ve bazen gerçekten işe yarar, çünkü çocukların suçları değil, şartları düzeltilirse toplum da iyileşir.

---

3. Kadınların Empatik Savunması: “O Daha Küçük, Kalbi Kırık, Hatalı Ama Masum.”

Forumun kadın üyeleri bilir, bir çocuğun gözyaşına kim dayanabilir?

Bir anne mahkemede gözleri dolu dolu anlatır:

“Sayın hâkim, o gece geç kaldı, ama suçlu değildi. Arkadaşını evine kadar bırakmış, çünkü karanlıkta korkarmış.”

Çocuk mahkemelerinde kadınların sesi genellikle kalbin sesi olur.

Empatiyle, yumuşaklıkla, korumayla yaklaşırlar.

Onlara göre mesele suç değil, neden oraya gelindiğidir.

Bir anne, hâkimin karşısında sadece çocuğunu değil, aslında toplumu savunur.

“Bir çocuk hatalıysa, bir yetişkin eksik kalmıştır” der çoğu zaman.

Bu cümle, belki de adaletin en insani versiyonudur.

---

4. Duruşma Arası: Adaletin Sandviçi

Duruşmalar arasında mahkeme salonu dışına çıkarsanız, genelde çocuklar kantinde tost yerken görülür.

Evet, gerçek çocuk mahkemelerinde bile duruşmalar bazen oyuna, bazen sandviçe ara verir. Çünkü bu mahkemelerin amacı, çocuğu toplumdan koparmak değil, topluma geri kazandırmaktır.

Bir hâkim demişti: “Biz cezayı değil, farkındalığı yazıyoruz.”

O yüzden orada bağıran yok, azarlayan yok; ama bol bol dinleyen insanlar var.

Psikolog, sosyal hizmet uzmanı, pedagog… Hepsi o çocuğun ikinci şansı için oradalar.

---

5. Gerçek Adalet: Küçük İnsanlara Büyük Saygı

Çocuk mahkemeleri, aslında adalet sisteminin en duygusal yeridir.

Burada giyilen cübbe değil, gösterilen vicdan önemlidir.

Davalar;

- Küçük yaşta işlenen suçlar,

- Aile içi şiddet mağduru çocuklar,

- Eğitim hakkı elinden alınanlar,

- Korunmaya muhtaç çocuklar

üzerinedir.

Ama hâkimler bilir ki, bir çocuk asla “suçlu” değildir.

Sadece bazen yetişkinlerin gölgesinde yönünü kaybeder.

Bir karar verilir, ama asıl karar çoğu zaman çocukla birlikte alınır.

“Okula dönecek misin?” diye sorar hâkim.

Çocuk gülümseyip “Evet,” derse, o gün adalet yerini bulmuştur.

---

6. Forum Arası Duruşma: Gülmek Serbest!

Bir forumdaşımız geçen gün şöyle yazmıştı:

> “Benim kız, evde kardeşinin oyuncak arabasını çaldı. Şimdi evde mahkeme kurduk. Hakim ben, savcı annesi, sanık 5 yaşında. Duruşma sonunda kardeşiyle oyuncak paylaşımı kararı çıktı. İtiraz süresi yok.”

İşte bu yüzden, çocuk mahkemeleri sadece adaletin değil, hayatın aynasıdır.

Her evde, her okulda, her parkta küçük duruşmalar yapılır.

Ve çoğu zaman, bu davaların sonunda kimse cezalandırılmaz; sadece biraz daha sevmeyi öğreniriz.

---

7. Forumdaşlara Çağrı: Sizce Adaletin En Tatlı Hâli Hangisi?

Şimdi top sizde sevgili forumdaşlar.

Sizce bir çocuk hata yaptığında, ne kadar “ceza” gerekir, ne kadar “şefkat”?

Bir çocuğun yaramazlığı mı tehlikeli, yoksa yetişkinlerin sabırsızlığı mı?

Ve siz olsaydınız, kendi evinizdeki küçük “çocuk mahkemesinde” hangi kararı verirdiniz?

Belki de hepimizin içinde küçük bir hâkim, küçük bir avukat ve kocaman bir çocuk var.

O yüzden gülümseyin…

Adalet bazen bir kahkaha kadar yakın, bir sarılma kadar güçlüdür.

---

Son Söz: Pas Geçmeyin, Yorum Bırakın!

Bu konuyu ciddiye alırken, mizahı unutmayalım. Çünkü mizah, bazen en doğru cezadır: kendimizi fark etmek!

Sizden de bekliyorum forumdaşlar;

Kendi evinizde, mahallenizde ya da çocukluğunuzda yaşadığınız “mini davaları” paylaşın.

Belki birlikte, adaletin en komik ama en öğretici tarafını buluruz.